Şöyle bir hatırlayarak ve toparlayarak başlayalım. Hiroşima’ya atılan atom bombasında kullanılan tahminen 10 kilo kadar U–235 ten, bir kiloya yakın U–235 in zincirleme tepkimeye girmesi sağlanmış ve yaklaşık 1 gram kadar maddenin enerjiye dönüşmesi başarılmıştı. Kısacık bir sürede 25 milyon kilovat saat enerji açığa çıkmıştı. Geriye kalan 10 kilogram civarındaki madde tepkimeye giremeden patlamanın şiddetiyle dağılmıştı. Enerjinin % 95'i zincirleme tepkimenin son 5 neslinde ortaya çıkmıştı. Yaklaşık 81 nesillik bir zincirleme tepkime oluşmuştu. 77. nesilde ulaşılan enerji bin ton TNT civarındaydı. Saniyenin yüz binde biri kadar bir zamanda ortaya çıkan bu enerji (çekirdeksel zincirleme tepkime süresi 0 ila 10−6 Saniye), güneşin içindeki ısıdan birkaç kat daha fazlaydı (60 ila 100 milyon derece santigrat, 100 mikro saniye sonra bu ısı 300.000 santigrat düzeyine düşer). Tesadüfen bu yöne çıplak gözle bakanları kör edebilecek bir parlaklık oluşmuştu). Saniyenin onda birleri kadar süreler içinde ise uranyumu içinde tutan metal kap erimiş ve çapı birkaç yüz metreyi bulan, yüzeyi güneş yüzeyi sıcaklığında bir alev topu oluşmuştu. 6000 derece santigrat (Güneş yüzeyindeki ısı ) civarındaki bu ısı önüne gelen yanıcı her şeyi yakıyordu (10−6 ila 0,1 Saniye) İnsanlar parmak uçlarından başlıyorlardı tutuşmaya. Gözleri, kaşları, kirpikleri, saçları, derileri ve üstündeki kıyafetleri ve civardaki tüm yanıcı özellikteki maddeler bir anda yanarak kül oluyorlardı. (1 MT bir patlayıcı 12 kilometre çap içerisinde üçüncü derece yanıklara, 15 kilometre çapa kadar da ikinci ve 19 kilometre çapa kadar da birinci derece yanıklara neden olabilir) Bomba patlarken saniyenin milyonda biri kadar bir sürede gama ve nötron ışıması (Bu sırada bol miktarda Ozon ve Azotoksid oluşur) şeklinde çok yoğun bir şekilde çekirdek ışımaları ve yukarıda bahsedilen ısı çakmasından sonra (Şimşek Çakması gibi) ses hızını aşan, ultrasonik hızdaki basınç dalgaları, önüne kattıkları her şeyi götürüyor, cam kırıkları ve küçük nesneler dahi kurşun etkisiyle etrafta uçuşuyor, insanlar tenis topu gibi etrafa fırlıyor , 30 santimden daha ince beton yapılar bile unufak oluyorlardı... Atom mantarı görüntüsü veren bir yapı içinde radyoaktifleşmiş materyal gökyüzüne savruluyor (Saniyeler ila dakikalar) ve takip eden saatler ve günler içinde tekrar aşağıya iniyordu (Dakikalar ila aylar). Buna İngilizcede “ Fall Out “ denmişti. Kısacası; Çekirdek ışıması ve Radyoaktif madde, alev çakması, basınç dalgaları ve bu ‘Fall Out ‘ atom bombasının bir silah olarak kullanılabilmesini sağlayan unsurlardı... Hiroşima’ da kullanılan günümüz ölçeklerinde küçük ve basit bir bombaydı. 20.000 ton TNT (Trinitrotoluol ), ya da kısaca 20 kiloton TNT gücündeydi bu bomba. Günümüzde daha da kısaltılarak 20 kT olarak gösterilir. U–235'i ya da Plutonyumu kullanarak sağlanacak ateşleme ile yıldızların merkezindeki ısılara ulaşmak artık mümkün olmuş, etrafına yerleştirilecek maddeyi tutuşturmada kullanılarak hidrojen bombası yapmanın ve atomları füzyona (kaynaşma tepkimesine ) sokarak çok daha fazla enerjinin açığa çıkartılmasının yolu açılmıştı artık. Herşeyin en büyüğünü yapma tutkusu olan Ruslar, 58 megaton’luk bir atom bombasıyla (Çar Bombası) atmosferde deney yapmışlardı. SS–20 roketlerinde ortalama 150 kT lik bir güç vardır. Kıtalararası roketlerde (Mesela B83 lerde) ise 1 megaton (mT olarak gösterilir. Milyon ton TNT demektir) civarında patlayıcı güç vardır başlıklarda. Askeri planlayıcılar bu kadar güçlü bombaları kullanmayı rasyonel bulmazlar. Çünkü Hiroşima bombasının 5000 kat daha güçlüsünü varsayalım. Patladığında aşağıda vereceği hasar sadece 5000'in küp kökü kadardır ancak. Yani 17 tane Hiroşima büyüklüğünde atom bombasıyla da aynı hasarı gerçekleştirmek mümkündür ve 17 tane daha küçük bombayı hedeflere göre dağıtmak planlayıcılar için daha rasyoneldir. Günümüzde artık bir tek roket başlığına sıkıştırılabilen bu güçler, tüm ikinci dünya savaşı boyunca Almanya’nın üzerine atılan bombaların gücünün toplamından kat be kat daha fazladır. Bu kadar patlayıcı güç tek bir roket başlığı içine sokulabilmiş ve hedefine varmaya hazır beklemektedir. Toplamda yeryüzünde bekleyen bu tür roketlerin sayısına bu makalede hiç girmeyelim, çünkü bilmemiz gereken, gezegenimizdeki canlılığı bir çok kez dezenfekte etmeye (arındırmaya) yeteceğidir (Over Kill – artık ne demekse).
5 Ocak 2014 Pazar
Ağır çekimde atom bombasının patlaması
Şöyle bir hatırlayarak ve toparlayarak başlayalım. Hiroşima’ya atılan atom bombasında kullanılan tahminen 10 kilo kadar U–235 ten, bir kiloya yakın U–235 in zincirleme tepkimeye girmesi sağlanmış ve yaklaşık 1 gram kadar maddenin enerjiye dönüşmesi başarılmıştı. Kısacık bir sürede 25 milyon kilovat saat enerji açığa çıkmıştı. Geriye kalan 10 kilogram civarındaki madde tepkimeye giremeden patlamanın şiddetiyle dağılmıştı. Enerjinin % 95'i zincirleme tepkimenin son 5 neslinde ortaya çıkmıştı. Yaklaşık 81 nesillik bir zincirleme tepkime oluşmuştu. 77. nesilde ulaşılan enerji bin ton TNT civarındaydı. Saniyenin yüz binde biri kadar bir zamanda ortaya çıkan bu enerji (çekirdeksel zincirleme tepkime süresi 0 ila 10−6 Saniye), güneşin içindeki ısıdan birkaç kat daha fazlaydı (60 ila 100 milyon derece santigrat, 100 mikro saniye sonra bu ısı 300.000 santigrat düzeyine düşer). Tesadüfen bu yöne çıplak gözle bakanları kör edebilecek bir parlaklık oluşmuştu). Saniyenin onda birleri kadar süreler içinde ise uranyumu içinde tutan metal kap erimiş ve çapı birkaç yüz metreyi bulan, yüzeyi güneş yüzeyi sıcaklığında bir alev topu oluşmuştu. 6000 derece santigrat (Güneş yüzeyindeki ısı ) civarındaki bu ısı önüne gelen yanıcı her şeyi yakıyordu (10−6 ila 0,1 Saniye) İnsanlar parmak uçlarından başlıyorlardı tutuşmaya. Gözleri, kaşları, kirpikleri, saçları, derileri ve üstündeki kıyafetleri ve civardaki tüm yanıcı özellikteki maddeler bir anda yanarak kül oluyorlardı. (1 MT bir patlayıcı 12 kilometre çap içerisinde üçüncü derece yanıklara, 15 kilometre çapa kadar da ikinci ve 19 kilometre çapa kadar da birinci derece yanıklara neden olabilir) Bomba patlarken saniyenin milyonda biri kadar bir sürede gama ve nötron ışıması (Bu sırada bol miktarda Ozon ve Azotoksid oluşur) şeklinde çok yoğun bir şekilde çekirdek ışımaları ve yukarıda bahsedilen ısı çakmasından sonra (Şimşek Çakması gibi) ses hızını aşan, ultrasonik hızdaki basınç dalgaları, önüne kattıkları her şeyi götürüyor, cam kırıkları ve küçük nesneler dahi kurşun etkisiyle etrafta uçuşuyor, insanlar tenis topu gibi etrafa fırlıyor , 30 santimden daha ince beton yapılar bile unufak oluyorlardı... Atom mantarı görüntüsü veren bir yapı içinde radyoaktifleşmiş materyal gökyüzüne savruluyor (Saniyeler ila dakikalar) ve takip eden saatler ve günler içinde tekrar aşağıya iniyordu (Dakikalar ila aylar). Buna İngilizcede “ Fall Out “ denmişti. Kısacası; Çekirdek ışıması ve Radyoaktif madde, alev çakması, basınç dalgaları ve bu ‘Fall Out ‘ atom bombasının bir silah olarak kullanılabilmesini sağlayan unsurlardı... Hiroşima’ da kullanılan günümüz ölçeklerinde küçük ve basit bir bombaydı. 20.000 ton TNT (Trinitrotoluol ), ya da kısaca 20 kiloton TNT gücündeydi bu bomba. Günümüzde daha da kısaltılarak 20 kT olarak gösterilir. U–235'i ya da Plutonyumu kullanarak sağlanacak ateşleme ile yıldızların merkezindeki ısılara ulaşmak artık mümkün olmuş, etrafına yerleştirilecek maddeyi tutuşturmada kullanılarak hidrojen bombası yapmanın ve atomları füzyona (kaynaşma tepkimesine ) sokarak çok daha fazla enerjinin açığa çıkartılmasının yolu açılmıştı artık. Herşeyin en büyüğünü yapma tutkusu olan Ruslar, 58 megaton’luk bir atom bombasıyla (Çar Bombası) atmosferde deney yapmışlardı. SS–20 roketlerinde ortalama 150 kT lik bir güç vardır. Kıtalararası roketlerde (Mesela B83 lerde) ise 1 megaton (mT olarak gösterilir. Milyon ton TNT demektir) civarında patlayıcı güç vardır başlıklarda. Askeri planlayıcılar bu kadar güçlü bombaları kullanmayı rasyonel bulmazlar. Çünkü Hiroşima bombasının 5000 kat daha güçlüsünü varsayalım. Patladığında aşağıda vereceği hasar sadece 5000'in küp kökü kadardır ancak. Yani 17 tane Hiroşima büyüklüğünde atom bombasıyla da aynı hasarı gerçekleştirmek mümkündür ve 17 tane daha küçük bombayı hedeflere göre dağıtmak planlayıcılar için daha rasyoneldir. Günümüzde artık bir tek roket başlığına sıkıştırılabilen bu güçler, tüm ikinci dünya savaşı boyunca Almanya’nın üzerine atılan bombaların gücünün toplamından kat be kat daha fazladır. Bu kadar patlayıcı güç tek bir roket başlığı içine sokulabilmiş ve hedefine varmaya hazır beklemektedir. Toplamda yeryüzünde bekleyen bu tür roketlerin sayısına bu makalede hiç girmeyelim, çünkü bilmemiz gereken, gezegenimizdeki canlılığı bir çok kez dezenfekte etmeye (arındırmaya) yeteceğidir (Over Kill – artık ne demekse).
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder