Sovyet bilimler akademisi
Lise yıllarımda Hoimar Von Dithfurt’ un bir makalesini
okumuştum. Hatırladığım kadarıyla aktarmaya çalışayım. Çariçe Katerina
zamanında ruslar meşhur bilimler akademisini kurmuşlardı. Devasa ve seçkin bir
bilim ordusu iş başındaydı. İmkanları son derece yüksekti. Bu bilim ordusuyla
doğanın bütün sırları çözülebilir gibi düşünürdü insan. Gelgelelim ki Nobel
ödülü alanlar listesine *1 baktığınızda bir Belçika, Hollanda,
Danimarka ve İskandinav ülkeleriyle aşık atmakta zorlanıyordu. “ Acaba neden? “ diye sormuştu. Sonrada
küçük bir grup olarak sovyetlere yaptıkları kısa bir gezide edindikleri
izlenimleri ve kendi yorumunu eklemişti. Beni bilim ve araştırmalarla ilgili en
çok etkileyen makalelerin başında gelir bu yazısı.
Kızılmeydana bakan bir otele yerleştirilmişlerdi. Yağmurlu bir günde koca meydanın bir itfaiye arabasıyla ıslatılması dikkatlerini çekmişti daha ilk günden. İnsanların saçmalıklar karşısında bile inisiyatif kullanamayıp önceden yapılmış programlara uyma zorunluluğu ilginçti.
Kızılmeydana bakan bir otele yerleştirilmişlerdi. Yağmurlu bir günde koca meydanın bir itfaiye arabasıyla ıslatılması dikkatlerini çekmişti daha ilk günden. İnsanların saçmalıklar karşısında bile inisiyatif kullanamayıp önceden yapılmış programlara uyma zorunluluğu ilginçti.
Gururla gezdirildikleri enstitüler üretim amaçlıydı. Temel
araştırmalara pek yer yoktu.
Yaşlı bir profesörün hafta sonu 2 saat enstitüye gelip
sürüngen anatomisi üzerinde çalışması önce yaşlı bir bilim adamının hobisini
bırakmayışı olarak takdir edilmiş, ancak akademi üyelerine tanınan
ayrıcalıklardan vazgeçemedikleri için bir çok insanın böyle göstermelik
araştırmalar yaptıklarını öğrenip üzülmüşlerdi.
Bilim ordusunun çok hantal bir bürokrasisi vardı. Sunulan
projeler bir üstmerkeze, oradanda bir üst merkeze derken en sonunda moskovaya
gidiyor ve aynı silsileyle tekrar geri dönüyordu.
Projeler onaylansa bile ya gerekli izinler tam verilmiyor, ya
yeterli bütçe gelmiyor, araştırmalarda olmadık insanların isimleri geçsin diye
zorlanıyor, olmadık ekiplerle ya da projelerle birleştirmeler yapılıyor, ama en
önemlisi de çok zaman kaybediliyordu. Aşırı denetleyici, kontrolcu merkez tüm
ipleri elinde tutuyordu. Bu katı ve aşırı hiyerarşik düzende onay geldiğinde ya
hevesiniz geçmiş, artık o ilk heyecanınız sönmüş, ekibiniz dağılmış
olabiliyordu. En kötüsü de siz beklerken batılılar bu konuda çok ilerleme
kaydetmiş oluyor ve sizin fikriniz eskimiş oluyordu. Hayallerinizin bir başkası
tarafından gerçekleştirilmesine seyirci kalabiliyordunuz. Hele bir kaç kez
küstürüldüyseniz, artık yeni proje tasarlamaya tekrar enerji ve heyecan
bulmanız zorlaşıyordu elbette. Ayrıca yurt dışındaki bilim adamlarıyla temas
kurmak ve ortak projeler geliştirmek, fikikr alışverişinde bulunmak gibi
fırsatlarınızda pek yoktu.
Okul müfredatlarıyla ilgili bilgi istediklerinde de bu kadar basit bir konuda bile cevap vermeyi eğitim bakanlığı yetkililerinden birinin ağzından kerpedenle almak zorunda kalmışlardı. “ Evrim Teorisi sovyet okul eğitiminde bioloji dersi standartları arasındadır “ gibi basit bir cevap .....
Sovyetlere göre Nobel sıralamasındaki yerleriyle ilgili açıklamaları basitti. “ Batılılar bizi sevmiyor ” , “ Kendi aralarında ödülü paylaşıyorlar ”, “ Nobel herşey değildir “ gibi savunma mekanizmaları geliştirmişlerdi.
“ Organize bir orduyla ve zorla değil, karganın ağzından peyniri düşürtüp alan tilki mesali kurnazlıkla öğreniliyor doğanın sırları “ diye bitmişti makale..
Okul müfredatlarıyla ilgili bilgi istediklerinde de bu kadar basit bir konuda bile cevap vermeyi eğitim bakanlığı yetkililerinden birinin ağzından kerpedenle almak zorunda kalmışlardı. “ Evrim Teorisi sovyet okul eğitiminde bioloji dersi standartları arasındadır “ gibi basit bir cevap .....
Sovyetlere göre Nobel sıralamasındaki yerleriyle ilgili açıklamaları basitti. “ Batılılar bizi sevmiyor ” , “ Kendi aralarında ödülü paylaşıyorlar ”, “ Nobel herşey değildir “ gibi savunma mekanizmaları geliştirmişlerdi.
“ Organize bir orduyla ve zorla değil, karganın ağzından peyniri düşürtüp alan tilki mesali kurnazlıkla öğreniliyor doğanın sırları “ diye bitmişti makale..
(Yanlış
hatırlamıyorsam... Umarım bir gün bu makale çok gecikmişte olsa dilimize
çevrilir. Telif hakları halledilebilirse severek ben çeviririm)
*1 Ülkelere Göre Dağılım
Bugüne kadar 106 kişi Nobel Edebiyat Ödülü
almaya layık görülmüştür. 106 kişinin ülkelere göre dağılımı aşağıdaki tabloda
gösterilmektedir. İki ülkesi olan kişiler için, ait oldukları ülkelere 0,5'er
puan eklenmiştir. Yani bir kişi hem Polonya hem de Amerika Birleşik
Devletleri'nden ise o zaman bu iki ülkeye 0,5'er puan eklenmiştir.Ülkeler
belirtilirken ödül alan kişinin, ödülü aldığı yılki milliyeti baz alınmıştır.
Ülke
|
Ödül sayısı
|
14,5
|
|
11
|
|
10,5
|
|
8
|
|
7
|
|
6
|
|
5
|
|
3,5
|
|
3
|
|
3
|
|
3
|
|
3
|
|
2
|
|
2
|
|
2
|
|
2
|
|
2
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
1
|
|
0,5
|
|
TOPLAM |
106
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder