5 Ocak 2014 Pazar

Zenginlik sürekli üretilebilir bir şeydir



Zenginliğin sabit olduğu ve bunun ancak bir diğer kişini ya da ülkenin fakirleşmesi pahasına elde edilebileceği yönündeki yaygın bir merkantilist görüş var hala yaff ... Oysa zenginlik sadece paylaşılmaz, sürekli üretilebilir bir şeydir ...

The Wealth of Nations te Adam Smith zenginliğin kaynağını doğal özgürlükler düzeni olarak adlandırdığı teorisi ile açıklar. Ahlak filozofu olan Smith, bireyin doğasından hareket eder. Doğal özgürlükler düzeninde tüm oyuncular -ki bu her bireyi kapsar- daha iyi hayat şartlarına sahip olma güdüsüne sahiptir ve bu sebeple üretmek zorundadır. Bunu diğerlerine merhamet gösterdiği veya onları düşündüğü için değil - Şükür ki - varlığını iktisadi olarak devam ettirmek için yapar.

Smith, "Akşam yemeğini kasabın ya da fırıncının merhameti sayesinde değil onların şahsi menfaatleri sayesinde elde edebiliriz" diyor. Çünkü kasap veya fırıncı bir gün merhamet duygusunu kaybedebilir; ancak aç kalmayı asla istemez. İnsanlar kendi amaçlarının peşinde koşarken farkında olmadan; ama kaçınılmaz olarak başkalarının çıkarlarına hizmet eder.

Piyasa özgürlüğünün ilk sistematik savunucusu kabul edilen Smith, eserinde piyasanın yalnızca zenginliğin değil medeniyetin ve barış ortamının da garantörü olduğu tezini savunur. Peki, herkesin kendi amacının peşinden koştuğu piyasa düzeninde devletin veya başka otoritelerin kurallarına ihtiyaç yok mu? Smith'in cevabı elbette ki hayırdır. Çünkü sosyal ve iktisadî hayatı düzenleyen kurallar merkezî bir otoritenin ya da üstün bir aklın amaca yönelik bir tasarımı değil. Sosyal düzenler belki binlerce yılda ve milyarlarca insanın ortak tecrübesi sonucunda oluşur. Ve bu sosyal düzenlerin faydası tecrübeyle sabit olduğu için kuşaktan kuşağa aktarılır. Smith'e göre piyasa bu kendiliğinden doğmuş sosyal düzenlerin en önemlilerindendir. Dolayısıyla, piyasanın karmaşık yapısı salt akıl tarafından üretilemeyeceği gibi bu düzene yapılacak müdahaleler de yine salt aklın ilk anda fark edemeyeceği büyük zararlar doğuracaktır. Piyasa, kendi içinde her oyuncusuna gözetmesi gereken kuralları kendiliğinden koyar. Yaygın kanaatin aksine, piyasa düzeni, kuralsızlık demek değildir. Devletin rolü kendiliğinden gelişen bu sosyal düzenlerin işleyişini koruyacak ve sağlamlaştıracak önlemleri almaktır, doğal düzenin yerine akla dayalı "yapma" düzen ikame etmek değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder