Bir mum diğer mumu tutuşturmakla, ışığından hiç bir şey eksilmez
Hz. Mevlana
‘Bir bardak suda fırtına koparmak’ deyimine yakın bir şey yapmış olursunuz aslında.
Böylece bardakta iki farklı ortam oluşur;
- Üstte az gıda ve bol enerji ile
- Altta bol gıda ve kıt enerji ortamı oluşur.
Terliksilerde tercihlerini yaparlar. Bir kısmı dipteki gıdaları daha iyi değerlendirebilirken bazıları da yukarıdaki bol enerjiyi tercih eder ve ışıktan yararlanırlar. Bardağın ortasında ise hareket yoktur.
Böylece iki farklı terliksi popülasyonu oluşturmuş olursunuz.
Bir süre sonra son yiyecek kırıntıları için yukarıda rekabet başlar, ama ışık şeklinde yeterince enerji vardır. Bardağın altında da son enerji kaynakları için rekabet başlar. Nüfus artışı ile kaynakların bölüşümü rekabeti getirir. Kaynaklar sonsuz değildir. Herkes uzmanlaşmaya ve rekabetin koşullarını en iyi şekilde yerine getirerek yarışta ayakta kalmaya çalışır. Gündelik dilimizle ifade etmeye kalkarsak, en hızlı koşucular, en iyi sporcular ve en akıllı, en eğitimli, en becerikliler ayakta, yani hayatta kalır. Ama durum altta ve üstte yine de sürdürülemezdir.
Sistem çöker.
Yukarıdakiler ışıkla fotosentez yaparlar ama gerekli aminoasitler ortamda yoktur ve gerekli proteinleri sentezleyemezler. Küçük kırıntı protein zincirleri sentezlemeye başlarlar. İstemeden çok sayıda ürettikleri bu protein zincirlerinden birisi de endojen opiatlar grubudur. Ve bunlar ortama yayılırlar.
Alttakilerde aminoasitlerden protein sentezleyeceklerdir ama bu sentezlemeye yetecek enerjileri yoktur. Onlarda endojen bir amino türünü, serotonin’i sentezlerler. (Mutluluk hormonu diye de bilinir. Nörotransmitter, nöromodülatör olarak işlev görür)
Alttakiler serotonin üretmeye başlarken yukarıdakiler de opiatlar üretmeye başlar. Terliksilerin yüzeylerinde reseptörleri vardır. Bu reseptörleri burun, dil ya da kulakla karşılaştırabiliriz. Böylece aynı ortamda kendilerinden farklı bir şeyler üreten farklı birilerinin de olduğunu fark ederler ve bunu son derece çekici bularak bu maddelerin ortamdaki yoğunluklarına göre izini sürer ve kaynağa doğru bu koku yolunu takip edip birbirlerine doğru hareket ederek ortada bir yerlerde buluşurlar.
Bunu gözlerinizle görebilirsiniz. Bardağın üst kısmı berraklaşır, alt kısmı da berraklaşır ve hepsi ortada buluşurlar. Bardağın ortasında yeşilimsimtrak ince bir çizgi oluşur.
Gerisini oradan numune alarak mikroskop altında izlemek gerekir. Ortada buluşan farklı yeteneklerdeki terliksi hayvanların hücre membranları birbirlerine değer, sonra kaynaşır ve bir tünel açılır. Buradan birbirleriyle enzimler, mitokondri hatta DNA vs. değiş tokuşuna girerler.
Aslında değiştikleri farklı ortamlarda edindikleri materyalize olmuş deneyimlerdir bir bakıma. Her uyum sağlama süreci aynı anda bir öğrenmedir. Bu işlem birkaç dakika gibi kısa bir sürede tamamlanır ve ayrılırlar. Bir bakıma her bir terliksi hayvan daha önce sahip olmadığı bilgilere ve donanıma sahiptir artık. Yani her iki tarafta kendisinden bir şey eksilmeden deneyimlerini paylaşmış ve zenginleşmiştir.
Kültürel farklılıklarımızı da zenginliklerimiz olarak algılayıp paylaşmak, birbirimize hoşgörülü olmak, birbirimizi anlamaya çalışmak, ikramlarda bulunmak hepimizi zenginleştirir kuşkusuz.
Terliksilerden öğreneceğimiz şeyler var ibret almasını bilirsek.
İnsan insana yük değil, can bedene mülk değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder