Tarihe geçmiş önemli bir rüya ile yapılan bir buluşun öyküsü de Kekule'nin meşhur benzol halkası rüyasıdır.
Kekule, dile yatkınlığı olan parlak bir öğrenciydi ve Almancanın yanısıra Fransızca, İtalyanca ve İngilizce de konuşurdu. Jonglörlük, dans ve harika bir taklit yeteneği ile birlikte, allah vergisi bir resim yeteneği de vardı.
Tarihe geçmiş önemli bir rüya ile yapılan bir buluşun öyküsü de Kekule'nin meşhur benzol halkası rüyasıdır.
1890 yılında Kekule, bir kutlamada kendi buluşu hakkında şöyle diyordu: “Benzol teorisi gökte bir göktaşı gibi parladı. Tamamen yeni ve beklenmedik şekilde geldi deniyor. Beyler! İnsan ruhu böyle düşünmez. Tamamen yeni bir şey daha hiç düşünülmemiştir, özellikle kimyada “ demiştir.
1858'de Kekulé şu beklentilerini dile getirmişti (postule etmişti): Benzol halkasını keşfetmeden önce Karbon atomları birbirlerine herhangi bir uzunlukta ve karmaşada bağlanabilirler Karbon atomları her zaman 4 değerlidir. Yani dört bağ yapabilirler ( Bunu söyleyen ilk kimyacıydı - 1858 de A. S. Couper ile aynı anda Karbon-karbon bağlarını ve Karbonun 4 değerlikli olduğunu söylemiştir) Tek değerlikli bağlanan atomların sayısı lineer (Doğrusal) bir karbon zincirinde 2 X n + 2 dir.
Tepkimelerin incelenmesi atomların düzeni hakkında bilgi verebilir.
Kekule bir gün minibüste gördüğü bir rüyasından şöyle bahseder: “Rüyaya dalmıştım. Atomlar geldi gözlerimin önüne. Onları hep hareket halinde görmüştüm, bu küçük yaratıkları, ama hareketlerinin sesini duymayı hiç becerememiştim. Bugün küçük parçaların nasıl ikişer ikişer biraraya gelip çiftler oluşturduklarını görüyordum; Biraz daha irilerinin iki küçüğü tuttuğunu, daha büyüklerinin üçlü grupları hatta dörtlü grupları tuttuğunu, ve hepsinin nasıl bir girdap içinde dans ederen döndüklerini görüyordum. Büyüklerin nasıl bir sıraya girdiklerini ve zincirin sonlarında küçükleri birlikte sürüklediklerini görüyordum... Kondüktörün sesiyle uyandım. “
“Hızlı trenlerle araştırma gezileri yapamazsınız ve en iyi ders kitaplarını okuyarak da kaşif olamazsınız. Araştırmacı olmak istiyorsanız, seyyahların orijinal yapıtlarını okumanız gerekir; Hem de öyle ayrıntılı okumalısınız ki, sadece satır aralarını değil, satır aralarında bile değinilmeyen düşünceleri tahmin edecek kadar. İzcilerin izlerini sürmek gerekir; Her ayak izine, her kırılmış dala, her düşmüş yaprağa dikkat etmek gerekir.“
Sürpriz bir şekilde karbon bileşiklerinin o karmaşık çeşitliliğini anlaşılır kılmış, ve o akıl almaz karmaşaya bir çekidüzen getirmişti. Ama Benzol hala aydınlatılamamıştı. Meşhur Benzol halkasının yapısını açıklığa kavuşturan rüyayı Kekule 1890 de şöyle anlatır: “ 1861 deki keşfimin gecesinde yazı masama oturmuş ve yarı uykulu halde şöminedeki ateşte kıvılcımların oyununu seyrediyordum. Ve birden gözlerinin önünde beliren bir hayal uzun süredir aranan çözümü getirmişti.: Karbon ve Hidrojen atomları gözlerinin önünde dans ediyordu. Bu rüyada eski simyacıların ourobouros (*1) yılanı ortaya çıktı “ *2 - (1861 de Loschmidt te o zamanlar pek dikkat çekmemiş olan “ Constitutions - Formeln der organischen Chemie in graphischer Darstellung – Organik kimyanın yapısal formüllerinin grafiksel gösterimi “ adlı yayınında Benzol için bir halka sembolü kullanmıştı. Sondaki – ol eki alkoller için kullanılır. Daha sonra benzen ismi kullanılmıştır.
Kekule'nin çalışmaları organik kimyanın gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır. Alman kimya sanayiin özellikle boya imalatında patlama yapmasına neden olmuştur. Aromatik bileşiklerin yapısı böyle anlaşılabilmiştir.
Kekule'den önce önerilmiş olan bazı benzol formülleri:
Adolf Karl Ludwig Claus (1867)
James Dewar (1867)
Albert Ladenburg (1869)
Henry Edward
Albert Ladenburg (1869)
*1- Ouroboros yada Uroboros (Grekçe Οὐροβόρος “ Kendini yiyen “, Kelimesi kelimesine “ Kuyruk Yiyen “ Grekçe; "Oura: Kuyruk " ve " Boros: yiyerek ") Eski mısır çizimlerinde de rastlanan bir sembol. Kendi kuyruğunu yutan bir yılan böylece kapalı bir çember oluşturur. Eflatun Timaios taki diyaloglarda Ouroboros’u otark bir yaratık olarak tanımlar. Dışarıdan bir şeye gerek duymayan, kendisiyle beslenen, bağımsız bir kapalı daire. Kendi dışında bir şey olmayacağı için algıya ihtiyacı olmayan, beslenmeye ihtiyacı olmayan, hareket için organlara ihtiyacı olmayan, kendi dışında gidecek bir yeri de olmayan bir yaratık. Kendi içinde ve kendi çevresinde dolanan ve bu esnada şekillerin en mükemmeli olan çemberi oluşturan. Evrensel birliğin, ( ἕν τὸ πᾶν; Hen to pan “ Bir her şeydir “) özellikle Mikro ve Makrokosmozun birliğin sembolü.
Friedrich August Kekulé: (7 Eylül 1829 Darmstadt; 13 temmuz 1896 Bonn)
1862'de GENT'te evlenmesi ve oğlu Stephan'ın doğması ile fransızcada „e“ vurgusunu sağlayan soyadının sonundaki "akson egü" resmen tescil edilmiştir. 1895'te de soyadına Bohem asalet göstergesi olan von Stradonitz eklenerek tescil edilmiştir.
Harika bir yazı olmuş. Merak ettiğim şey bu rüyada buluş yapma olayını nasıl yorumladığınız. Yani ilahi bir ilham mı yoksa uzun süre konu üzerinde meşgul olan ve analitik düşünceyi sonuna kadar işleten parlak bir beynin yine çok yönlü kültür ve yoğunlaşma gücü sayesinde bilinçaltında damıttığı kurguların ortaya çıkması mı?
YanıtlaSilBu tür olayların bilinen belki de en eskisi Arşimet'in evreka diye bağırmasıdır.
YanıtlaSilBurada zaten bu tür olaylara bir örnek verdim ... Yoksa yaz uaz bitmez bir alan.
Bu tür rüyaları herkes görmez ... Çünkü - güzel açıklamışsın - Şans hazırlıklı kafalara güler ...
Teşekkürler ...