Dünyanın 7 harikasından günümüze kalan ve varlığını sürdürebilen bir tek piramitlerin olması ve azameti ile insanları hala etkilemesine şaşırmamak lazım.
İlk kez tarihçi Heredot bahseder, dünyanın 7
harikasından ve dolayısıyla mısır piramitlerinden İÖ 500 yılları civarında…
İnşasında 100.000 bin kişinin çalıştırıldığını tahmin eder, hem de köleleştirilerek, zorla.
Heredot, piramitleri gördüğünde piramitler zaten antik sayılırdı. Tarihi eserdiler daha o zamanlar bile. Çünkü Heredot onları gördüğünde, zaten yaklaşık 2000 yaşlarındaydılar.
Cheops piramidi, en büyükleri, İÖ 2.500 yılları civarında, 4. Dinasti döneminde firavun Cheops (Khufu) tarafından yaptırılmıştı. Yüksekliği 147 metre, kenar uzunluğu ise 233 metreydi. Tekerleğin kullanılmadığı, vincin henüz bulunmadığı, demir ve çeliğin henüz bilinmediği, bakır aletlerin kullanıldığı, bunların sık sık bozulduğu ve köreldiği koşullarda, mütemadiyen tamir edilip tekrar sertleştirilerek kullanıldığını düşünürsek, işleri zordu.
Kullanılan blokların önemli bir kısmı, kireç taşlarından oluşuyordu ve 400 metre güneydeki taş ocağından getiriliyordu. Piramitlerin bitmiş hali, düz bir yüzey oluşturacak şekilde Nil’ in karşı tarafından getirilen kireç taşlarıyla kaplanmıştı ver şimdiki basamaklı görüntüsü yoktu. İçeride mezar odaları ve yollarda kullanılan granit blokları, taa 935 kilometre öteden, Assuan civarından getirilmişti.
Bu devasa taş bloklar, ahşap kızaklar üzerinde taşınmıştı. Nasıl ve hangi eğimde bir rampadan yukarı taşınıp, yerlerine tam olarak nasıl oturtuldukları bilinmiyor. Bu taş bloklar o kadar ince bir ustalıkla işlenmişlerdir ki, birbirine bitişik herhangi iki taş blok arasına bir kartviziti sokamazsınız. O kadar düzgün yüzeylere ve milimetrik ölçülere sahiptirler.
Piramit tabanının, yönü ve uzunluğu gibi ölçümlerle ilgili olarak da son derece şaşırtıcı ve ince hesaplar yapılmış olduğunu görüyoruz. Hacmine oranla yüzeyi en büyük üç boyutlu geometrik cisim olması piramidi ilginç kılan bir özelliktir.
Hesaplamalarda, işçilik ve ustalık son derece etkileyici. Zaten dünyanın 7 harikasından günümüze kalan ve varlığını sürdürebilen bir tek piramitlerin olması ve azameti ile insanları hala etkilemesine şaşırmamak lazım.
İlk kez ünlü matematikçi, Sokrates öncesi filozoflardan Thales’ in (Miletos lu Thales M.Ö.624 – M.Ö. 546 - Matematikten bu ismi hatırlıyordur birçoğumuz) Cheops piramidinin gölgesinden yararlanarak yüksekliğini ölçtüğünü anlatır, M.S. İkinci yüzyılda Diogenes Laertius.
“Thales piramitlerin ve diğer bütün nesnelerin boylarını, insanın boyunun gölgesine eşitlendiği anı gözlemleyerek elde etmiştir.” . Orantıları kullanarak bu şekilde ölçmesi mümkün elbette ama piramit tabanının merkezinden gölgenin uç kısmına kadar olan uzaklık herhalde böyle kolayca da ölçülmemiştir. Piramidin tepe noktasından geçen bir aks düşünelim, piramidin eteklerine kadar olan mesafe + piramitin eteğinden gölgenin uç noktası arasındaki mesafe olmalıdır herhalde.
Ağızdan ağıza aktarılan başka bir hikâye ise: Thales, tanrı Amon'un başrahibiyle ve firavun Amasis'le birlikte Büyük Piramid'i seyrediyormuş. Başrahip hükümdarının huzurunda bir yabancıyı güç duruma düşüreceğini düşünerek pek sevinmiş: " Bilin bakalım, bu piramidin yüksekliği ne kadar?" diye sorarak meydan okumuş. Thales asasını alıp tam piramidin gölgesinin bittiği yerde kumun içine dikmiş. Bunu yaptıktan sonra asayı, asanın gölgesinin uzunluğunu ölçmüş. Sonra bir taş parçasının üzerine yaptığı basit bir hesap işlemi, anıtın yüksekliğini meydana çıkarmış, 280 dirsek. Firavun bu işe çok şaşırmış ”
Her neyse, piramitlerden bahsederken anlatmadan geçilmemesi gereken bir hikâyedir bu bana göre.
Piramitlerin neden inşa edildiğine hiç girmek istemem. Her ne kadar dinsel motifler olsa da, Bereketli Nil nehrinin mısır’ a bahşettiği hayat, tarım sayesinde oldukça zengindi. Nüfusun küçük bir kısmının çalışması ile tamamını beslemek mümkündü. Ya geri kalanları asker yapar sefere çıkarsınız, ya da sistemli bir hiyerarşi içinde meşgale terapisi gibi büyük projelerde kullanırsınız.
Sadece Piramitlerin yapılabilmesinin ön koşulu değil, belki de aynı anda böyle büyük projelerin zorlayıcı sebebidir bu verimlilik. Toplumun büyük bir kısmı tarımla uğraşmak zorunda olmayacak şekilde boşa çıkabiliyor, firavun ürünlere el koyuyor ve piramit inşaasında bu ürünleri tekrar paylaştırıyor olabilirdi. Kim bilir belki Çin seddi de böyle bir mantıkla yapılmıştır...
Firavun yaklaşık 23 yıl hüküm sürmüş. Yani piramitin inşaası daha kısa bir süre içinde bitmiş olmalı. Çünkü firavun daha önce ölseydi piramit inşaası büyük olasılık tamamlanmazdı (3. Dinastinin bazı firavunlarında ve sadece 8 yıl hüküm süren Khufu’ nun oğlu Djefdefre nin piramidinde olduğu gibi) . Yeni firavun tüm kaynakları kendi piramidi için kullanırdı. Onun için yaklaşık 20 yılda inşaatın bitmiş olması gerektiğini varsayabiliriz.
Yine de insanların büyük kısmını tarımda kullanıldığını, sadece Nil’in her sene taştığı ve tarım işlerinin zaten durduğu 4 aylık dönemlerde tüm nüfusun piramit inşaatında kullanıldığını varsaymak daha akla yakın olabilir.
Zaten 4500 yıl öncesinden bahsediyoruz. Elde çok fazla sağlam kanıt yok. Hatta 20. yy da bu taş blokların yerinde kalıplara dökülerek imal edildiklerini ileri sürenlerden, uzaylıların yardımıyla yapıldığını iddia edenlere kadar değişik idddialar var.
İnşasında 100.000 bin kişinin çalıştırıldığını tahmin eder, hem de köleleştirilerek, zorla.
Heredot, piramitleri gördüğünde piramitler zaten antik sayılırdı. Tarihi eserdiler daha o zamanlar bile. Çünkü Heredot onları gördüğünde, zaten yaklaşık 2000 yaşlarındaydılar.
Cheops piramidi, en büyükleri, İÖ 2.500 yılları civarında, 4. Dinasti döneminde firavun Cheops (Khufu) tarafından yaptırılmıştı. Yüksekliği 147 metre, kenar uzunluğu ise 233 metreydi. Tekerleğin kullanılmadığı, vincin henüz bulunmadığı, demir ve çeliğin henüz bilinmediği, bakır aletlerin kullanıldığı, bunların sık sık bozulduğu ve köreldiği koşullarda, mütemadiyen tamir edilip tekrar sertleştirilerek kullanıldığını düşünürsek, işleri zordu.
Kullanılan blokların önemli bir kısmı, kireç taşlarından oluşuyordu ve 400 metre güneydeki taş ocağından getiriliyordu. Piramitlerin bitmiş hali, düz bir yüzey oluşturacak şekilde Nil’ in karşı tarafından getirilen kireç taşlarıyla kaplanmıştı ver şimdiki basamaklı görüntüsü yoktu. İçeride mezar odaları ve yollarda kullanılan granit blokları, taa 935 kilometre öteden, Assuan civarından getirilmişti.
Bu devasa taş bloklar, ahşap kızaklar üzerinde taşınmıştı. Nasıl ve hangi eğimde bir rampadan yukarı taşınıp, yerlerine tam olarak nasıl oturtuldukları bilinmiyor. Bu taş bloklar o kadar ince bir ustalıkla işlenmişlerdir ki, birbirine bitişik herhangi iki taş blok arasına bir kartviziti sokamazsınız. O kadar düzgün yüzeylere ve milimetrik ölçülere sahiptirler.
Piramit tabanının, yönü ve uzunluğu gibi ölçümlerle ilgili olarak da son derece şaşırtıcı ve ince hesaplar yapılmış olduğunu görüyoruz. Hacmine oranla yüzeyi en büyük üç boyutlu geometrik cisim olması piramidi ilginç kılan bir özelliktir.
Hesaplamalarda, işçilik ve ustalık son derece etkileyici. Zaten dünyanın 7 harikasından günümüze kalan ve varlığını sürdürebilen bir tek piramitlerin olması ve azameti ile insanları hala etkilemesine şaşırmamak lazım.
İlk kez ünlü matematikçi, Sokrates öncesi filozoflardan Thales’ in (Miletos lu Thales M.Ö.624 – M.Ö. 546 - Matematikten bu ismi hatırlıyordur birçoğumuz) Cheops piramidinin gölgesinden yararlanarak yüksekliğini ölçtüğünü anlatır, M.S. İkinci yüzyılda Diogenes Laertius.
“Thales piramitlerin ve diğer bütün nesnelerin boylarını, insanın boyunun gölgesine eşitlendiği anı gözlemleyerek elde etmiştir.” . Orantıları kullanarak bu şekilde ölçmesi mümkün elbette ama piramit tabanının merkezinden gölgenin uç kısmına kadar olan uzaklık herhalde böyle kolayca da ölçülmemiştir. Piramidin tepe noktasından geçen bir aks düşünelim, piramidin eteklerine kadar olan mesafe + piramitin eteğinden gölgenin uç noktası arasındaki mesafe olmalıdır herhalde.
Ağızdan ağıza aktarılan başka bir hikâye ise: Thales, tanrı Amon'un başrahibiyle ve firavun Amasis'le birlikte Büyük Piramid'i seyrediyormuş. Başrahip hükümdarının huzurunda bir yabancıyı güç duruma düşüreceğini düşünerek pek sevinmiş: " Bilin bakalım, bu piramidin yüksekliği ne kadar?" diye sorarak meydan okumuş. Thales asasını alıp tam piramidin gölgesinin bittiği yerde kumun içine dikmiş. Bunu yaptıktan sonra asayı, asanın gölgesinin uzunluğunu ölçmüş. Sonra bir taş parçasının üzerine yaptığı basit bir hesap işlemi, anıtın yüksekliğini meydana çıkarmış, 280 dirsek. Firavun bu işe çok şaşırmış ”
Her neyse, piramitlerden bahsederken anlatmadan geçilmemesi gereken bir hikâyedir bu bana göre.
Piramitlerin neden inşa edildiğine hiç girmek istemem. Her ne kadar dinsel motifler olsa da, Bereketli Nil nehrinin mısır’ a bahşettiği hayat, tarım sayesinde oldukça zengindi. Nüfusun küçük bir kısmının çalışması ile tamamını beslemek mümkündü. Ya geri kalanları asker yapar sefere çıkarsınız, ya da sistemli bir hiyerarşi içinde meşgale terapisi gibi büyük projelerde kullanırsınız.
Sadece Piramitlerin yapılabilmesinin ön koşulu değil, belki de aynı anda böyle büyük projelerin zorlayıcı sebebidir bu verimlilik. Toplumun büyük bir kısmı tarımla uğraşmak zorunda olmayacak şekilde boşa çıkabiliyor, firavun ürünlere el koyuyor ve piramit inşaasında bu ürünleri tekrar paylaştırıyor olabilirdi. Kim bilir belki Çin seddi de böyle bir mantıkla yapılmıştır...
Firavun yaklaşık 23 yıl hüküm sürmüş. Yani piramitin inşaası daha kısa bir süre içinde bitmiş olmalı. Çünkü firavun daha önce ölseydi piramit inşaası büyük olasılık tamamlanmazdı (3. Dinastinin bazı firavunlarında ve sadece 8 yıl hüküm süren Khufu’ nun oğlu Djefdefre nin piramidinde olduğu gibi) . Yeni firavun tüm kaynakları kendi piramidi için kullanırdı. Onun için yaklaşık 20 yılda inşaatın bitmiş olması gerektiğini varsayabiliriz.
Yine de insanların büyük kısmını tarımda kullanıldığını, sadece Nil’in her sene taştığı ve tarım işlerinin zaten durduğu 4 aylık dönemlerde tüm nüfusun piramit inşaatında kullanıldığını varsaymak daha akla yakın olabilir.
Zaten 4500 yıl öncesinden bahsediyoruz. Elde çok fazla sağlam kanıt yok. Hatta 20. yy da bu taş blokların yerinde kalıplara dökülerek imal edildiklerini ileri sürenlerden, uzaylıların yardımıyla yapıldığını iddia edenlere kadar değişik idddialar var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder