5 Ocak 2014 Pazar

Kassandra çağrısı




Kassandra; eski yunan mitolojisinde Troya kralı Priamos’un ve Hekabe’nin kızı, Hektor’un, Paris’in, Troilos’un ve Polyxena’nın kız kardeşi ve Helenos’un ikiz kız kardeşidir.
Güzelliği dillere destandır. Homeros onun güzelliğini ancak Afrodit'le karşılaştırır.

Apollon bir gün Kassandra’yı görür ve aşık olur. Tanrıların mekanı Olympos’ta bir gelenek vardır. Tanrı, tanrılığına yakışır bir hediye vermek zorundadır sevdiğine. Biraz da Kassandra’yı ayartmaya yarayacaktır bu hediye. Ve Apollon Kassandra’ya kehanet yetisi bağışlar. Kassandra bundan böyle geleceği görebilecektir.

Ancak Apollon umduğunu bulamaz ve rahibe olmak isteyen Kassandra’nın kendisine ihanet ettiğini düşünür. Ancak Olympos’ta bir gelenek daha vardır: " Verilen hediye geri alınamaz " Apollon bir kurnazlık düşünür ve Kassandra’yı lanetler. Evet, Kassandra geleceği görmeye devam edecektir ama kimse kendisine inanmayacaktır." Troya atını almayın, bu bir tuzaktır " diye boşuna çırpınır Kassandra, kimseyi inandıramaz ve Troya düşer.

Avrupa dillerinde gelecekte olabilecek olumsuzlukları görüp de sesini duyuramayanların çağrısına bu yunan mitolojisindeki hikayeden dolayı " Kassandra çağrısı " denir.

Gezegenimizin uzaydan çekilen fotoğrafları insanoğluna hiç kuşku bırakmayacak bir şekilde ' Uzay Gemisi Dünya'nın hepimizin, tüm insanlığın tek yaşam alanı olduğunu ve sınırları olduğunu göstermektedir. Dahası Uzaydan ilk çekilen dünya fotoğrafı ile şimdi çekilenleri karşılaştırdığımızda, aradan geçen gezegenimiz tarihi ölçeğinde son derece kısa bir zaman sürecinde gezegenimizin ne hale geldiğini, o güzelim mavi renkten griye doğru gidişini, atmosferimizin ne kadar hızlı kirlendiğini, yok olan yağmur ormanlarını, dünyanın sınırları olduğunu, hammadde kaynaklarının ve yaşama alanlarının sınırlı olduğunu, sonsuz ve sınırsız büyümenin sadece kanser hücrelerinde olduğunu, bizlere anlatmaya yeter sanırım.

Bunu 'Club of Rome'un 1991 de yayınlanan " Limits to Growth " isimli kitabında (Sanırım Türkçeye " Büyümenin sınırları " olarak çevrilmişti) çok güzel gözler önüne sermişti.

Cree kızılderililerinden Suquamish kabilesi reisi Seattle in 1854 te dediği gibi: "Son ağacı da kestiğinizde, son dereyi de zehirlediğinizde, son balığı da tuttuğunuzda, anlayacaksınız paranın yenmediğini…"

Ya da " Dünyayı atalarımızdan miras almadık, çocuklarımızdan ödünç aldık " bilgeliğini hatırlıyoruzdur herhalde.

Yurdumuzda da Karadenizli kardeşlerimizin HES ile mücadelelerini bu anlayışla desteklemek lazım. Gidin görün Çamlı Hemşin de fırtına vadisini, bir de HES inşaatlarının eski vadileri ne hale getirdiklerini. Gözlerinizle bu katliama şahit olun. Hem de kimbilir, belki bir daha göremezsiniz. Gözden ırak, gönülden ırak olmasın bu doğal güzelliklerimiz, gidin görün ki sizlere de bir şeyler ifade etsin.

Nükleer santraller, HES ler, plansız tümör gibi betonlaşmalar.....

Başka Dünya yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder