5 Ocak 2014 Pazar

Başarısızlığı aşmanın bazı olası yolları



                            Bir kağıdı kaç kere katlayabilirsiniz ?

Başarısız deneklerin çoğu yazılımın eksik olduğunu ve gerçek hayatı yansıtmadığını bile iddia etmişlerdi. Başarılı olanlar ise böyle bir eleştiride bulunmaya gerek duymamışlardı.
Yıllar sonra öğrencileri Dietrich Dörner’ i gördüklerinde, karar verme süreçlerini çok derinden etkileyen derin bir deneyim yaşadıklarını belirtmişler, sorunları çözerken ve süreçleri yönetirken farklı davrandıklarını söylemişlerdi. 
Tarih boyunca başarılı komutanların ve yöneticilerin ortak taraflarından biri de karmaşık sistemleri yönetme tarzlarındadır.
Sözgelimi, Napolyon askerlerinin çantasında kaç çift yeni ayakkabıları olduğunu ve daha ne kadar yürüyebileceklerini bilirdi. Büyük frederik ise hatalarından öğrenmeyi, kendine itiraf etmeyi, hatta not almayı, hatalarını yazmasını da bilirdi.
Artılar ve eksiler şeklinde yapılan listeler, yazılan maddelerin birbiriyle uzun ve kısa vadeli etkileşimlerini ve sistemin dinamiği içindeki değerini yansıtmaz. Dahası tüm maddeler birbirleriyle eşdeğermiş gibi, birbirleriyle toplanıp, birbirlerinden çıkartılabilirmiş gibi bir yanılsamaya da neden olabilirler. Hasar tespiti gibi yapılan listeler, arıza yapmadığı, yani dikkat çekmediği için listeye giremeyen faktörleri görmemizi de engellerler.
Sistemlerde ne kadar geri bildirim (negatif-feedback) mekanizması varsa o kadar dikkatli olunmalıdır. Pozitif feedback ve geribildirim sayısı az olan mekanizmalar daha stabildir ve kolay yönetilebilirler.
Simulasyonların gerçeği ne kadar iyi yansıttıkları tartışılabilir elbette. Ama politikaları belirlemek için öneriler sunması beklenen bir halk sağlığı uzmanı doktor, bu tür simulasyonlarla salgın hastalıklarda hastalığın yayılma süreçlerini inceleyerek çok daha isabetli kararlar vermeyi öğrenebilir söz gelimi.
Bir ziraat mühendisi mono kültürlerde hastalıkların ve zararlıların yayılımını inceleyip yönetebilir. Çalışmalar ilerledikçe de simulasyon programına giren faktörlerin sayısı ve nümerik değerleri de gittikçe mükemmelleşerek simulasyon gittikçe gerçeğe daha da yaklaşabilir zamanla.
Einstein beynimizin algı ve değerlendirme sınırlarının aşılabildiğini gösterdi. Aynı simulasyonla katılımcılar şimdi tekrar karşılaşsalar, kuşkusuz sorunlara çok farklı yaklaşırlar ve muhtemelen bu sefer daha başarılı da olabilirler.
Önemli olan hatalarımızdan öğrenip, karmaşık sistemlerde karar verme mekanizmalarımızla ilgili çözüm geliştirme stratejileri geliştirebilmek. Birçok uzman kendi alanı dışındaki olayları değerlendirmekte yetersiz kalabilir ve sistemin tamamını kontrol etmekte sorun yaşayabilir. Ama hata ve zaaflarımızın farkında olur sağlam stratejiler geliştirebilirsek başarma şansımız artar. Gerçek hayatta bir canımız daha olmayabilir.
Her öğrendiğimizin ağır, hatta geri dönülmez bedelleri olması gerekmez.
Oğlumun küçükken “ SimCity de yeterli başarı gösteremeyeni muhtar bile seçmeyeceksin “ dediğini hatırlıyorum gülümseyerek. O kadar olmasa da eğitim sistemimizde komplike sistemlerde karar verme süreçlerimizi etkileyecek, bizleri hayata hazırlayacak eğitim modellerini de tartışmamızın vakti gelmedi mi? Amaç çocuklarımızı sınavlara değil, hayata hazırlamaksa...
Simulasyonlarla sadece belli bir alanda eğitim almayı ve öğrenmeyi sağlamakla kalmayıp; karmaşık sistemleri yönetirken dikkat etmemiz gereken tuzaklar ve akılcı yaklaşımlar konusunda da farkındalık yaratabiliriz.
Belki benzer simulasyonları eğitimimizin bir parçası yaparak geleceğin yönetici ve sorumlu vatandaşlarını yetiştirmeye katkıda bulunabiliriz.
Belki yeni Çernobiller ve benzeri sistem kazaları da önlenebilir ve çocuklarımıza daha yaşanılır bir dünya bırakabiliriz.
Sadece bazı uzmanların aldığı eğitimle kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili ama hepimizi ilgilendiren kazaları değil, tüm vatandaşların ortak iç görüsüyle önleyebileceğimiz toplumsal sistem kazalarını da önlemek mümkün olabilir belki böylelikle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder