Bireysel başarılarımız da, şirketlerin başarıları da, toplumsal başarılar
da krizleri ne kadar iyi yönettiğimize bağlı değil midir?
Hangi atomun ne zaman bozunacağını bilemeyiz ama
radyoaktif bir isotopun yarılanma zamanı doğrudur ve hesaplamalarda rahatlıkla
baz alabiliriz. Kimin ne zaman öleceğini bilemeyiz ama mezarlık planlamasında,
o toplumdaki ölüm oranları şaşırtıcı derecede işe yarar. Matematik hayatımızı
düzenlemede önemli bir yol göstericidir.
"Deep Simplicity - Chaos, Complexity and the Emergence of Life" adlı kitabında John Gribbin depremlerin de, trafik tıkanmalarının da matematikteki kuvvet fonksiyonları ile nasıl açıklanabileceğini anlatır.
Depremler çok farklı şekillerde zamana yayılmış olabilirler. Depremler çok şiddetli olabilirler ve çok yüksek enerjiler açığa çıkartabilirler, ama bu tip depremlerin tekrar oluşabilmesi için çok uzun süreler yine enerji birikmesi gerekir. Ya da tüm enerji küçük küçük ama sık sık da atılabilir. Hatta tamamen tesadüfe bağlı rastgele farklı şiddetlerde gerilim boşalmaları da olabilir.
Gelecekteki olası depremler hakkında öngörüde bulunabilmek için, hangi şiddetteki depremlerin hangi aralıklarla ve ne sıklıkta olduğunu geçmiş kayıtları inceleyerek saymak gerekir.
Çok sayıda hafif deprem ve az sayıda büyük depremler vardır. Her iki uç nokta arasında da farklı şiddetteki depremlerin dağılımı yer alır. Bu da depremlerin kuvvet fonksiyonlarına uyduğunu gösterir. (Logaritmik Richter skalasının üzerinde) Richter ölçeğine göre 5 şiddetinde oluşmuş her 1000 deprem için yaklaşık 6 şiddetinde 100 deprem, 7 şiddetinde 10 deprem... şeklinde bir sonuca varırsınız
Bu yaklaşımın sosyal ve ekonomik olaylara da uygulanabileceğini düşünelim. Temel çatışmalar sonucu toplum katmanlarında biriken enerji de, aynı deprem, çığ düşmesi, heyalan, tsunami vs. gibi çok sayıda küçük ve az sayıda büyük dalgalanmalarla kendini ortaya koyuyordur.
Savaşlar, krizler, borsa çökmeleri toplumsal çapta büyük göstergelerdir. Protesto olan senetler, iflaslar, boşanmalar...vs.de toplumun değişik katmanlarındaki daha küçük çaplı ve daha çok sayıdaki dalgalanmalardır.
Bir boşanma 7 şiddetinde bir depremse, çok daha önceden oluşan küçük sarsıntılar uyarıcı olmalı ve kriz yönetimi anlayışıyla gerilim yaratan çatışma ve engellemeler vs. çözülerek sürekli ve sarsıntısız bir akış yaratılmalıydı.
Bir şirket iflas ettiyse, çok daha önceden ortaya çıkan gelir/gider dengesizlikleri uyarıcı olup sebepler analiz edilerek akış sağlanmalıydı diyebiliriz belki.
Bireysel başarılarımız da, şirketlerin başarıları da, toplumsal başarılar da krizleri ne kadar iyi yönettiğimize bağlı değil midir?
En iyi kriz yönetimi de sorunlar daha büyümeden küçük çapta ipuçları vermeye başladığında uyanık olup gerilim yaratan çatışma ve engellemeleri zamanında çözerek akış yaratmaya bağlıdır. Bu enerjilerin birikip büyük, küçük patlamalara neden olmadan, düzenli bir akış içerisinde verimliliğe ve yaratıcılığa akmasını sağlamak, stabil sistemler yaratmamızı sağlayabilir.
Kendi içiletişimimizden, ailemizden, çevremizdeki insanlarla olan ilişkilerimize kadar gerilim yaratan bu çatışma, engelleme... gibi etkenlerin ileride yaratabileceği patlamalara, şiddetli dalgalanmalara neden olmadan, o daha ortaya çıkar çıkmaz ertelemeden, küçümsemeden, yok saymadan bir an önce akış yaratacak şekilde çözümleyecek duyarlılığı ve problem çözme stratejilerini geliştirip hayatımızın bir parçası yapmalıyız.
"Deep Simplicity - Chaos, Complexity and the Emergence of Life" adlı kitabında John Gribbin depremlerin de, trafik tıkanmalarının da matematikteki kuvvet fonksiyonları ile nasıl açıklanabileceğini anlatır.
Depremler çok farklı şekillerde zamana yayılmış olabilirler. Depremler çok şiddetli olabilirler ve çok yüksek enerjiler açığa çıkartabilirler, ama bu tip depremlerin tekrar oluşabilmesi için çok uzun süreler yine enerji birikmesi gerekir. Ya da tüm enerji küçük küçük ama sık sık da atılabilir. Hatta tamamen tesadüfe bağlı rastgele farklı şiddetlerde gerilim boşalmaları da olabilir.
Gelecekteki olası depremler hakkında öngörüde bulunabilmek için, hangi şiddetteki depremlerin hangi aralıklarla ve ne sıklıkta olduğunu geçmiş kayıtları inceleyerek saymak gerekir.
Çok sayıda hafif deprem ve az sayıda büyük depremler vardır. Her iki uç nokta arasında da farklı şiddetteki depremlerin dağılımı yer alır. Bu da depremlerin kuvvet fonksiyonlarına uyduğunu gösterir. (Logaritmik Richter skalasının üzerinde) Richter ölçeğine göre 5 şiddetinde oluşmuş her 1000 deprem için yaklaşık 6 şiddetinde 100 deprem, 7 şiddetinde 10 deprem... şeklinde bir sonuca varırsınız
Bu yaklaşımın sosyal ve ekonomik olaylara da uygulanabileceğini düşünelim. Temel çatışmalar sonucu toplum katmanlarında biriken enerji de, aynı deprem, çığ düşmesi, heyalan, tsunami vs. gibi çok sayıda küçük ve az sayıda büyük dalgalanmalarla kendini ortaya koyuyordur.
Savaşlar, krizler, borsa çökmeleri toplumsal çapta büyük göstergelerdir. Protesto olan senetler, iflaslar, boşanmalar...vs.de toplumun değişik katmanlarındaki daha küçük çaplı ve daha çok sayıdaki dalgalanmalardır.
Bir boşanma 7 şiddetinde bir depremse, çok daha önceden oluşan küçük sarsıntılar uyarıcı olmalı ve kriz yönetimi anlayışıyla gerilim yaratan çatışma ve engellemeler vs. çözülerek sürekli ve sarsıntısız bir akış yaratılmalıydı.
Bir şirket iflas ettiyse, çok daha önceden ortaya çıkan gelir/gider dengesizlikleri uyarıcı olup sebepler analiz edilerek akış sağlanmalıydı diyebiliriz belki.
Bireysel başarılarımız da, şirketlerin başarıları da, toplumsal başarılar da krizleri ne kadar iyi yönettiğimize bağlı değil midir?
En iyi kriz yönetimi de sorunlar daha büyümeden küçük çapta ipuçları vermeye başladığında uyanık olup gerilim yaratan çatışma ve engellemeleri zamanında çözerek akış yaratmaya bağlıdır. Bu enerjilerin birikip büyük, küçük patlamalara neden olmadan, düzenli bir akış içerisinde verimliliğe ve yaratıcılığa akmasını sağlamak, stabil sistemler yaratmamızı sağlayabilir.
Kendi içiletişimimizden, ailemizden, çevremizdeki insanlarla olan ilişkilerimize kadar gerilim yaratan bu çatışma, engelleme... gibi etkenlerin ileride yaratabileceği patlamalara, şiddetli dalgalanmalara neden olmadan, o daha ortaya çıkar çıkmaz ertelemeden, küçümsemeden, yok saymadan bir an önce akış yaratacak şekilde çözümleyecek duyarlılığı ve problem çözme stratejilerini geliştirip hayatımızın bir parçası yapmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder