5 Ocak 2014 Pazar

Dikiş makinesinin öyküsü





Terzi (Farsça darzī درزى dikici, darz درز dikiş)

Avusturyalı terzi Josef Madersperger (1768 Kufstein; 1850 Viyana) 1807 de dikiş diken insan elini taklit eden bir makine yapmıştı. 1755 te Charles Frederick Wiesenthal mekanik bir dikiş makinesi için bir iğne patenti almıştı ama buna uygun bir makine ortalıkta yoktu henüz o tarihlerde. Ortasında içinden bir ipin geçtiği bir deliği olan iki uçlu bir iğneydi bu. Bu iğne biçimi ve çalışma prensibi ileride Joseph Madersperger, John James Greenough ve diğerleri tarafından da kullanılacaktı. Günümüzde hala nakış endüstrisinde kullanılır.

34 yıl sonra İngiliz Thomas Saint belki de gerçek bir dikiş makinesinin patentini almıştı ancak bu makine muhtemelen asla yapılmadı. 1810 yılında alman Balthasar Krems dikiş için bir makine geliştirdi ama bu makineye patent alamadı. Bu yüzden Tirol’lü terzi ustası Madersperger dikiş makinesinin öncüsü sayılabilir. 1814'te geliştirdiği makine dokuma makinelerinde kullanılan zincir dikiş tekniğini kullanıyordu. Bir dikiş makinesi fabrikasına maddi gücü yetmedi ve makinesini ‘Politeknik Üniversitesi’ ne bağışlayarak bir fakirler evinde öldü.
 
 

Bu kaderi Fransız Barthelemy Thimonnier (1793 L'Arbresle, Fransa; Amplepuis) de paylaştı ne yazık ki. 1830 da buluşu için Fransa devletinden aldığı patentle 10 yıl gibi kısa bir zamanda 80 kadar makinesi olmuştu. İlk işe yarar dikiş makinesini yapmıştı. Ancak Paris’ teki terzilerin direnci yüzünden başarılı olamadı. Societé Germain Petit et Cie. Yi kurdu Paris’te. Bu şirket hem seri halde dikiş makineleri imal ediyor, hem de orduya üniforma dikiyordu. İşlerini kaybetmekten korkan dikiş işçileri tarafından fabrikası ateşe verildi ve kaçmak zorunda kaldı.

1934 yılında Walter Hunt (1796 Martinsburg /New York); 1859 New York. İlikli iğneyi, Rocket ball denen ilk mermileri, Winchester tüfeğine önemli bir katkı, sokak temizleyici makinesi, dolmakalem vs. gibi buluşların mucidi) bir dikiş makinesi yapmış, ancak icadının neden olacağı işsizliğe vicdanı elvermediğinden bu buluşundan vazgeçmişti. (İleride bu dikiş makinesini tekrar icat eden Elias Howe ile bu yüzden patent mahkemelerinde karşılaşacaklar ve Hunt kaybedecekti). Elias Howe, 16 yaşında bir tekstil fabrikasında çalışmaya başlamış, ancak 1937 krizinde işsiz kalmıştı. Boston’ a taşınan ve Ari Davis'in yanında işe başlayan Howe, dikiş makinesi fikrini ilk kez burada duymuştu. Howe 40'lı yıllarda bu işinden de ayrılmak zorunda kalmıştı sağlık nedenleriyle. Hanımı evde dikiş işleri yapıyordu aile bütçesine katkı olsun diye. Hanımını izlerken bu işin tek iplikle olamayacağını, insan elini, bileğini taklit ederek sorunun çözülemeyeceğini anlamıştı.

Şöyle bir hikaye anlatılır bu keşif için:

İlk yaptığı iğnelerde delik, iğnenin ortasında idi ve istediği sonucu alamıyordu. Howe, gece gündüz beynini buna yoruyor ama bir çıkış yolu bulamıyordu.

Bir gece rüyasında ilkel bir kabileye esir düştüğünü gördü. Kabile reisinin önünde iğnesiz bir dikiş makinesi duruyordu.

- “ Elias Howe “ diye kükredi kabile reisi.
-  Sana bu makineyi derhal tamamlamanı emrediyorum, aksi halde öleceksin “

Elias’ın dizlerinin bağı çözülmüş, elleri ayakları titriyor, her yerinden soğuk terler boşanıyordu. Düşünüyor, taşınıyor ama makinenin bu parçasındaki eksikliği bir türlü gideremiyordu. Öyle gerçek gibi görünen bir rüyaydı ki, uykusunda avazı çıktığı kadar bağırdı. Koyu tenli savaşçılar onu ölüm meydanına doğru götürmeye başladılar. İnsan boyunu aşan, yere çakılmış kalın gövdeli bir kazığa sıkıca bağlanan Howe, her şeyin bittiğini düşündü. Kendince dualar mırıldanmaya başladı.

Sonra reisin gök gürültüsünü andıran bir sesle “öldürün” dediğini duydu.

Yerli muhafızın mızrakları havaya kalktığında, birden bir şey fark etti. Mızrakların ucunda bulunan göz şeklindeki delikler … , düşünüp de bir türlü keşfine eremediği dikiş iğnesinin ta kendisiydi.

Howe uyandı ve hemen laboratuarına koştu. Böylece rüyası sayesinde dikiş iğnesini de bulmuş ve makinesini çalıştırmıştı.

Bugünkü dikiş makinelerinde de kullanılan prensibi keşfetmiş, ilk işe yarar çift iplikle dikişi geliştirmişti. Zincir dikişinde tek iplik yeterli olurken, bu makinede altta çalışan bir mekik aracılığıyla kumaşın altında oluşan ilmekten bir ipliğin geçirilmesi gerekiyordu. Bu arada atölyesinde yangın çıkmıştı. Tanesi 300 dolardan, bu makineler insanlara hala çok pahalı geliyordu.
(Bizde hala kızlar gelin giderken çeyizin olmazsa olmazlarından. Kaç kişi gerçekten kullanabiliyor, ne kadar israf içindeyiz, ne kadar teknoloji çöplüğüyüz. İyi düşünmemiz gerek. Evde hazır giyimden daha ucuza mal etmekten ziyade, piyasada bulamayacağınız modelleri tasarlayıp, kesip dikebilecekseniz anlamlıdır evde bir dikiş makinesi bulundurmak)

1945'te bir yarışta, Howe'ın makinesi 5 dikişçi kızın işine bedel olduğunu ispatlamıştı ama hala tek bir makine satamamıştı. Makine sadece dikiş dikiyordu, diğer tüm işler yine de elle yapılmalıydı.

1946'da İngiltere’ ye giderek orada şansını denemiş, ancak oradaki karlar konusunda aldatılmıştı. Amerika’ya geri dönüş bileti için elindeki makineyi ve patent kâğıtlarını para karşılığı rehin vermek zorunda kaldı. Kısa süre sonra da hanımı öldü.

Howe’ın yokluğunda Amerika'da dikiş makinesi sanayii hızla gelişmişti. En çok da İsaac Singer'in makinesi iş yapıyordu. Singer'in makinesinde iğne yatay değil dikey çalışıyor ve makine elle değil, ayakla çevriliyordu. Ama mekanizma ve iğne aynıydı. Yıllarca sürecek bir patent mahkemesi başlamıştı. Howe bu mahkeme için babasının çiftliğini ipotek etmişti. Davayı 1854'te kazandı ve adına tescil ettirdi. Mahkeme Singer’i Howe’e 15.000 dolar tazminat ödemeye mahkûm etti.



Üreticiler patentlerini birleştirmek için 1856'da masaya oturduklarında, Amerika'da satılacak her makine için 5 dolar ve her ihraç edilen makine için 1 dolar lisans bedeli pazarlığı yapmıştı. Bu anlaşma ona 2 milyon dolar kazandırdı. 48 yaşında, patentinin bitim yılı olan 1867 yılında öldü. 1870'de Howe’un sistemine göre 75.156 Makine üretilmişti. 1965'te Baetles Help! (1965) filmini Elias Howe’a ithaf etmiştir.

Ünlü yazar Martin Kesel : “ İcadı ilk yapan aptal çıkar, İkincisi meşhur olur ama üçüncüsü para kazanır “ demişti ….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder