5 Ocak 2014 Pazar

Tek yumurta ikizleri





Uzmanlar tek yumurta ikizlerinden bahsederken 'monozigot ' tanımını kullanırlar ve bunlar tam anlamıyla birbirlerinin kopyalarıdır. Çift yumurta ikizlerine 'Dizigot ' denir. Tesadüfen aynı gün doğmuş kardeşlerdir bunlar aslında.
Yeni doğanların % 1-2 kadarı ikiz olarak dünyaya gelir. Tek yumurta ikizlerinin oranı ise yaklaşık 250 doğumda birdir. Tek yumurta ikizlerinin nasıl oluştuğu tam olarak bilinmese de, birçok etkenin bu konuda bir rol oynadığını söyleyebiliriz:

- Bazı ailelerde ikiz doğumlara daha sık rastlanır. Anne tarafını takip eder.

- Et ve süt ürünleri tüketen annelerin vejeteryan beslenen annelere oranla daha sık çoğul doğum yaptıkları gözlenmiş.

Zigot, 4. günden önce iki ya da daha fazla embryo oluşturmak üzere bölünürse, her iki bebeğin de kendi plasentaları oluşur, yani gelişmek için en uygun ortamı bulabilirler.

Eğer bölünme sadece bir gün sonra bile olursa, her ikisi de aynı plasentayı paylaşırlar ve uygunsuz bir köşede kalanı doğuncaya kadar zor günler bekler artık. Tabii yaşamını sürdürüp doğabilirse...

Bölünme eğer 8.-12. günler arası olursa aynı plasentayı paylaşmakla kalmaz, aynı amnion kesesini de paylaşmak zorunda kalır ikizler. (Her 100 ikiz doğumdan 30 u). Bu durumda kordonların birbirine dolanması gibi riskler de ortaya çıkar.
Elvis Presley ve ölü doğan ikiz kardeşi Jesse’de bu durum oluşmuş nitekim. Bir ikizin göbek kordonuyla diğer ikizinin boğulması durumu....

Zigot, döllenmenin 13. gününden sonra bölünürse, hücreler artık diferansiye olmaya (Belli bir dokuyu oluşturmaya yönelik uzmanlaşmaya, ayrışmaya) başladıkları için artık her yöne ilerleyebilecek çok yönlü yeteneklerini yitirmeye başladıklarından, ayrışma tam olmaz. Sonuç Siam ikizleri gibi bitişik ikizler olur ve genelde yaşamla bağdaşmazlar.

Bir de ikizlere atfedilen ve bir çok ikiz tarafından da onaylanan bir iç bağları vardır birbirleriyle. Ölümden sonrasını da kapsar sanki bu bağ. İkiz eşini kaybetmiş ikizler ' Twinless Twins ' adı altında organize olmuşlar. Bu organizasyonun kurucusu olan Raymond Brand " İkiz olarak doğmuşsanız, ikiz olarakta ölürsünüz "diye açıklıyor yaşadıkları bu derin acıyı...

Bu bağ ilginçtir. 'spooky ' diye bahseder Amerikalılar bazı gözlemlerden. Sanki doğa üstü bir bağ varmış gibidir aralarında.

Beyin konusunda araştırmalar yapan Susan Blackmore, ikizleri ayrı odalara alıp, akıllarına ne gelirse çizmelerini istedi. Çizgiler ayrıntılarına varıncaya değin şaşırıcı bir benzerlik göstermişti. Deneyin ikinci kısmında ise bilgisayarın randomize olarak belirlediği bir konuda çizmeleri istenmişti ve bu durumda deney beklendiği gibi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Genelde tek yumurta ikizleri kendilerini birey olarak hissetmekte zorlanırlar ve ve bu süreç 4 yaşına kadar uzayabilir, yani diğer çocuklardan bir yıl daha fazla süreye ihtiyaç duyarlar.

Genelde aynı ortamda, aynı ailede yetişen ikizler, birbirlerinin kopyası gibi görünmekle kalmazlar, duygu ve düşünceleri de son derece benzeşir.

Belki bu bizi çok şaşırtmıyordur. Ama ya 1 yaşına gelmeden birbirlerinden ayrılmış ve farklı ortamlarda büyümüş, hatta bir ikizlerinin varlığından habersiz olarak yetişmiş ikizleri incelediğimizde rastladığımız benzerliklere ne demeli?



TEK YUMURTA İKİZLERİNDE TUHAFLIKLAR 

Minneapolis Minnesota’da, daha 4 haftalıkken birbirlerinden ayrılıp, farklı ailelerin yanında evlatlık olarak büyümüş olan tek yumurta ikizleri, tam 39 yıl aradan sonra ilk kez buluşmak üzereydiler.
İkisi de 1.80 m boyunda ve 90 kilo ağırlığındaydı. İkisinin de saçları alınlarından itibaren dökülmeye başlamıştı. Beden dilleri ve ses tonları birbirine benziyordu. Yüz hatları ve mimikleri de şaşırtıcı bir benzerliğe sahipti. Aynı bıyık, ve hafif mavi tonlu nikel gözlükleri vardı ve elbette gözlük numaraları da aynıydı...

İkisi de birbirlerinden habersiz mavi pilot gömlek (Omuz kısmında apolet bulunan) giymişler ve sol bileklerine kırmızı paket lastikleri geçirmişlerdi ve ileride birbirlerinden bağımsız olarak sorulduğunda "ne zaman lazım olacağı belli olmaz " gibi aynı cevabı vermişlerdi. İleride birbirlerinden bağımsız olarak gündelik alışkanlıkları sorgulanırken, ikisinin de kalabalık asansör ve benzeri yerlerde bilerek hapşırdıkları, tuvaleti kullanmadan önce mutlaka sifonu çekmek gibi bir huyları olduğu ortaya çıkmıştı...

Ve gazeteleri de arka sayfadan başlayıp geriye doğru okuma gibi bir ortak özellikleri vardı.

İkizlerden birinin adı Oskar'dı ve Almanya’da bir Alman ailenin yanında büyümüştü, İngilizce konuşamıyordu; diğerinin adı Jack' ti ve Amerika’da büyümüştü, Almanca konuşamıyordu. İkizler birbirleriyle tercüman aracılığıyla anlaşabiliyorlardı...

Minnesota Üniversitesi Psikoloji Enstitüsünden Environmentalist (Kişilik ve zeka gelişiminde çevrenin belirleyici bir etkisi olduğunu, çevrenin etkisinin genetik etkiden daha baskın olduğunu savunan görüşe verilen ad diye tanımlayayım tartışmamız bağlamında) olarak tanınan Thomas Bouchard ve arkadaşları henüz 1 yaşına gelmeden birbirlerinden ayrılmış ve farklı çevrelerde yetişmiş tek yumurta ikizlerini dedektifler gibi arayıp bulmuşlar ve bir seri EEG, biokimya vs. gibi fizyolojik ve biokimyasal testlerin yanı sıra kalabalık bir seri kişilik ve zeka testleri de yaparak, kişilik ve zeka gelişimi üzerinde çevre -genetik etkilerini karşılaştırmalı olarak büyük bir titizlikle araştırmaya koyulmuşlardı. Kontrol grubu olarak ta aynı titizlikle 1 yaşına gelmeden birbirlerinden ayrılmış ve farklı çevrelerde büyümüş çift yumurta ikizleri arayıp bularak, aynı çalışmaları onlarla da yapmışlar, ama bu şaşırtıcı benzerlikleri sadece ve sadece tek yumurta ikizlerinde saptayabilmişlerdi...

Yani, yukarıdaki örnekten sonra bu araştırmayı neredeyse olmayana ergi için güzel bir örnek olarak tanımlamaya kalkabiliriz bile...

Belki....




Tommy Marriott, 4 aylıkken annesinden ve tek yumurta ikizi Eric’ten ayrılmış, başka bir ailenin yanında büyümüştü.
38 yaşında ilk kez karşılaştıklarında aynı saç modeli ve beş köşeli çerçevesi olan birer gözlükle buluşmaya gelmeleri ilginçti. Konuşurken ses tonları, vurguları vs. o kadar birbirine beziyordu ki, daha sonra kendileriyle yapılan röportajları banttan dinlerken birbirlerinin seslerini kendi sesleri sanmışlardı. Sakal tarzları bile benzerdi. (Tek fark, Eric’in yanak kısmında sakallarını kesmeyip bıraktığı favoriydi) İkisi de bol miktarda koyu kahve içmeyi seviyor, ikisi de oltayla balık tutmaya bayılıyorlardı. Ve ikisinin de araknofobisi (Örümcek korkusu) vardı....

- 37 yaşında ilk kez karşılaşan iki tek yumurta ikizi kız kardeş, aynı marka parfümü kullanıyor, buz pateni yapmaktan hoşlanıyorlar ve tutkuyla dikiş dikmeyi seviyorlardı. Denize gittiklerinde ise suya geri geri ve ancak dizlerini geçmeyecek seviyeye kadar giriyorlardı....

- Yine başka iki tek yumurta ikizi kızkardeş büyük köpeklerden hoşlanıyor, köpek eğitmeyi biri hobi, diğeri profesyonel düzeyde severek yapıyorlardı. İkisi de aynı yaşlarda şaşılık tedavisi görmüşlerdi. Bowling oynamayı seviyor, takım halinde yarışmalar katılıyorlardı ve hatta aynı skora sahiptiler (155)... Ve aynı yıl bilek zedelenmesi sorunu yüzünden bowlingi bırakmışlardı...

- Bir de meşhur "Jim " ikizler var. Tüm seri içinde ilaveten ikisine de aileleri tarafından aynı ad konmuştu. İkiside buluşmaya geldiklerinde 1.80 m boyunda ve 90 kg idiler. İkiside benzinlikte pompacılık yapmışlar, daha sonra Sheriff yardımcılığı yapmışlar, yıllarca birbirlerinden habersiz ve birbirleriyle de karşılaşmadan ailecek evlerinden bir hayli uzaktaki aynı sahil bölgesinde tatile gitmişlerdi... İkisi de aynı marka sigarayı (Salem) ve birayı (Miller lite) içiyor, ikisi de tınaklarını kemiriyorlardı. İkiside ahşapla uğraşmayı seviyorlardı ve birer hobi atölyesi düzmüşlerdi kendilerine...
Daha sonra ikisinin de birbirlerinden habersiz, evlerinin bahçesindeki ağaca tutturulmuş simit şeklinde yuvarlak birer bank yaptıkları ortaya çıkmıştı... İkisinin de delikanlılık çağlarında aynı cins köpekleri vardı ve Amerika’da yaygın bir köpek ismi olan " Toy " ismini vermişlerdi köpeklerine....
İkisi de iki evlilik yapmıştı. İkisinin de birinci hanımlarının ismi Linda, ikinci hanımlarının adı Betty idi...
Birisi büyük oğluna " James Alan " adını koymuştu, diğeri oğluna " James Allan " ismini uygun görmüştü (Tek fark alan ve allan isimlerindeki ' L ' harflerinde). İkisi de açık mavi Chevrolet kullanıyorlardı. Evde hanımlarına kısa sevgi notları yazıp bırakıyorlardı.

Tüm tek yumurta ikizleri araştırmasındaki diğer ikizlerde de rastlanan aynı marka sigara, parfüm, traşlosyonu, deodorant vs. vs. kullanmaları gibi ufak tefek benzerlikleri filan burada saymayalım.
Bulduğum başka bir ilginçliği de burada paylaşayım; Sonradan bu araştırmaları inanılmaz bularak mercek altına alan ve " Yazıları birbirlerine benzemiyor " diye karşı çıkan bazı bilim adamları, inceledikleri tek yumurta ikizlerinin birinin sağlak, diyerinin ise solak olduğunu... Ve aynayla bakılarak incelendiğinde... yazılarında da ayna simetrisi anlamında tıpa tıp denecek kadar benzer olduklarını atlamışlardı....

İnternetten arama motorunuza " Minnesota twin research thomas bouchard " gibi anahtar sözcükleri yazıp aratın. Hatta Vikipedia da filan da araştırın. İngilizceyle aranız iyiyse daha neler neler bulacaksınız. Benden bu kadar.

Acaba hepimizin birer tek yumurta ikizi olmadığı için mi kendimizi son derece bağımsız ve özgür hissediyoruz?

" Bu bir illüzyon, bir yanılsama mı acaba? " dedirtecek bulgular var bu araştırmalarda...

Zaman zaman özgürlüğün felsefesini yaparken bu bilgiler şöyle bir kenarda ortak dağarcığımızda bulunsun dedim.

Genlerimizde bakalım daha neler var, ara sıra paylaşırız.

" Çevremizin etkisi nereye kadar? Çocuk eğitiminde ve gelişiminde yeri nedir? " gibi soruları, bu yukarıda anlattığım, alıntıladığım, derlediğim ilginçlikleri anlamadan irdelemeyelim diye düşündüm.

TEK YUMURTA İKİZLERİNDE RASTLANILAN TUHAFLIKLARI NASIL YORUMLAMALI ?  

50.000 civarında gen, bedenimizi; yani göz rengimizi, burun biçimimizi, parmak yapımızı, böbreğimizi, dalağımızı, parmak izimizi belirliyor.
Belki bunun 10-20 katı kadar gen de, bu 50.000 genin hangi sırayla ve nasıl bir araya geleceğini belirlemekle görevli. Yani bir anlamda bir filmin reji kitabı gibi bir şey: Hangi gen ne zaman ne kadar devreye girecek benzeri...

Bu genlerden regülatör (düzenleyici) genler diye bahsedebiliriz ve bunlar genlerin ekspresyonu (Kendini dışa vurumu, kendini gerçekleştirmesi) sırasında orkestra şefliği yapmaktadır. Ya da şöyle diyelim: Dev bir orkestra için yazılmış çok kalın bir nota kitabı, yani özel ve mamut bir partitür. Ve aynı notaların farklı çalınış biçimleri, yorumları (İnterpretation) ile aynı genlerden birbirinden farklı bireyler oluşabilir. Regülatör genlerin hangi etkiler altında kaldıklarını ve nelerin ne kadar farklı gelişmesine neden olabildiklerini henüz ayrıntılı olarak bilmiyoruz.

Yani genlerimiz bizi belirlerken, istatiksel olarak bir bireyin nesiller boyu tekrar ortaya çıkma olasılığı sıfıra yakındır. Diğer bir deyişle; hepimiz evrende biricikizdir. Bunu böylece matematiksel olarak da kanıtlamış olduğumuzu varsayabiliriz. Tek istisnası tek yumurta ikizleridir. Birbirinin tıpa tıp aynısı genlere sahip bu istatistiğin istisnalarıdır ve üstelik aynı anda ortaya çıkmışlardır. Buna rağmen, tek yumurta ikizlerinde bile sağlaklık-solaklık, cinsel tercihler gibi radikal farklar olabilmektedir.

Tek yumurta ikizlerinin de birey olarak diğerinden ne kadar farklı olduğu ve biricik olduğu ile ilgili yeterince veri var elimizde.

Tek yumurta ikizlerinde rastlanan tuhaflıklardan bahsederken, bu tür olayların tek yumurta ikizlerinde rastlanan vaka-i adiyeden, yanı sık ve olağan durumlardan bahsettiğimiz anlaşılmasın. Öyle olsa zaten felsefi anlamda böyle bir makalenin konusu olmaz, genel kültürümüzün bir parçası olurdu herhalde.

Verdiğimiz örnekler gerçekten çok çarpıcıdırlar ve ciddi ve titiz bir araştırmanın sonucunda elde edilmişlerdir. Tüm vakalar arasında rastlanan tuhaflıkların en çarpıcı olanlarıdır ve burada cımbızla seçip irdeledik.

Bu tuhaflıkların kontrol amaçlı olarak aynı titizlikle takip edilen çift yumurta ikizlerinde değil de, sadece ve sadece tek yumurta ikizlerinde rastlandığını tekrar vurgulayalım.

Birbirinden bağımsız ve habersiz olarak ahşap işleriyle uğraşmak için kendilerine birer atölye yapmış olmaları, hele hele aynı zamanlarda bahçelerindeki bir ağacın çevresine simit şeklinde bir oturak yapmış olmaları, çocuklarına aynı/benzer isimler vermeleri, aynı cins köpek beslemeleri, hatta köpeklerine aynı isimleri vermeleri gibi tuhaflıkların, dünyaya geldiğimiz andan itibaren yaptığımız seçimlerde ne kadar özgür olduğumuzu, yaşadığımız özgürlük duygusunun belki de ne kadarının subjektif bir yanılsama olduğunu sorgulamamız için, bir çıkış noktası olduğunu düşünüyorum.

Bu tek yumurta ikizleri de birbirlerinden bağımsız ve habersiz olarak bu seçimlerini yaparken, kendilerini son derece özgür hissediyorlardır eminim.

Meslek, hobi, eş seçimi vs. de, seçimlerimizin ne kadarı çevre ve eğitim, ne kadarı genlerimiz tarafından belirleniyordur acaba?

Özgürlük algımız ve özgürlük sınırlarımızla ilgili ileride başka makalelerde buluşmak üzere...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder