Bir ressamın yaptığı tablo ile bir badanacının yaptığı işi, günde kaç
metrekare iş yapıyor hesabıyla sadece niceliksel ölçülebilir parametrelere
indirgeyerek ödeme, ödül ve ceza sistemleri oluşturursanız, sonuçta herkesi
badanacı yaparsınız.
Red Kit’ten bir kare kalmış aklımda. Beyaz adam telgraf
direkleri dikiyor ve teller çekiyor direkten direğe; Kızılderili reis beyaz
adamın akıllı olduğunu, bunu boşuna yapmadığını, bir bildiği olduğunu düşünüyor
ve beyaz adamı taklit etmeye karar veriyor. Oba' nın çevresine halka şeklinde
direkler dikip direkten direğe ip geriyorlar.
Resim karesinin altında bir not: " Böylece kızılderililer medeniyetle çevrelenmiş oldular "
Bir şeyi kopyalarken işin özünü kaçırınca komik oluyor.
" Püf noktası " diye bir deyim vardır. Her işin bir inceliği vardır. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Gördüğünü kopyalayıvermek öyle pek de kolay değildir.
Oysa taklitle başlayıp, yapmayı öğrendikçe, işin özünü, mantğını, felsefesini kavradıkça, iyileştirmeler, ilaveler yaparak zamanla innovasyon seviyesine gelip, orijinalinden daha iyisini yapmaya, fark yaratmaya, üstüne daha güzel şeyler eklemeye başlamak gerek.
Bu gelişmeler niceliksel ölçümlerin değil niteliksel tanımlamaların konusudur.
Bir ressamın yaptığı tablo ile bir badanacının yaptığı işi, günde kaç metrekare iş yapıyor hesabıyla sadece niceliksel ölçülebilir parametrelere indirgeyerek ödeme, ödül ve ceza sistemleri oluşturursanız, sonuçta herkesi badanacı yaparsınız.
Sadece teknoloji ile ilgili değil bu yazdıklarım elbette. Dış ülkelere bakıp bizde de olsun deyip, devşirmeye, ithal etmeye, uygulamaya kalktığımız her şey için bu yaklaşım geçerlidir.
Önce bir yerden başlayacak cesareti göstermek gerek.
Orada deneye yanıla, uygulamalar sırasında ortaya çıkan sorunlara ve tepkilere göre kendi tarihsel gelişimi içinde biçimlenmiş, kendi kültürü ve coğrafyasıyla uyumlu sistemleri aynen devralmaya kalktığınızda bir takım uyumsuzluklara ve sancılara hazır olmak, çıkacak aksaklıkları hızla giderecek mekanizmalara sahip olmak gerekir.
Bilgisayarda copy-paste yaparak çok zaman kazanırız, hızlanırız. İki program birbiriyle kompatible (uyumlu) değilse, aynı karakter tanımlamaları geçerli değilse, copy yaptığınızı paste yapamazsınız. Söz gelimi, Almanca çalışan ve Türkçe karakterleri (alfabeyi) tanımayan bir programa Türkçe bir metinden bir yazı kopyalayıp yapıştırmaya kalktığınızda, Almancada olmayan harfler yüzünden tanınmaz ve işinize yaramaz bir sonuç elde edersiniz. Ya da önce kullanacağınız programda dil ve yazı karakterlerini baştan tanıtmanız gerekir.
Sosyal ve örgütsel uygulamalarda, sahadaki uygulamalardan çok hızlı geribildirim almak, inisiyatif kullanıp çözüm getirmek ve sistemi kendi bünyenize oturtacak esnemeleri sağlayacak belli bir felsefeye sahip ve kararlı yöneticiler gerekir. Yani yeni tarzın şirket kültürü içine yerleşmesi, ya da şirket kültürünün zaman içinde değişmesini de yönetmeye hazır olmak gerekir.
Son dönemlerde hızla Avrupa Birliği standartlarını ülkemize uyarlamaya çalışırken bunların da göz önünde tutulması gerekir diye düşündüm.
Resim karesinin altında bir not: " Böylece kızılderililer medeniyetle çevrelenmiş oldular "
Bir şeyi kopyalarken işin özünü kaçırınca komik oluyor.
" Püf noktası " diye bir deyim vardır. Her işin bir inceliği vardır. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Gördüğünü kopyalayıvermek öyle pek de kolay değildir.
Oysa taklitle başlayıp, yapmayı öğrendikçe, işin özünü, mantğını, felsefesini kavradıkça, iyileştirmeler, ilaveler yaparak zamanla innovasyon seviyesine gelip, orijinalinden daha iyisini yapmaya, fark yaratmaya, üstüne daha güzel şeyler eklemeye başlamak gerek.
Bu gelişmeler niceliksel ölçümlerin değil niteliksel tanımlamaların konusudur.
Bir ressamın yaptığı tablo ile bir badanacının yaptığı işi, günde kaç metrekare iş yapıyor hesabıyla sadece niceliksel ölçülebilir parametrelere indirgeyerek ödeme, ödül ve ceza sistemleri oluşturursanız, sonuçta herkesi badanacı yaparsınız.
Sadece teknoloji ile ilgili değil bu yazdıklarım elbette. Dış ülkelere bakıp bizde de olsun deyip, devşirmeye, ithal etmeye, uygulamaya kalktığımız her şey için bu yaklaşım geçerlidir.
Önce bir yerden başlayacak cesareti göstermek gerek.
Orada deneye yanıla, uygulamalar sırasında ortaya çıkan sorunlara ve tepkilere göre kendi tarihsel gelişimi içinde biçimlenmiş, kendi kültürü ve coğrafyasıyla uyumlu sistemleri aynen devralmaya kalktığınızda bir takım uyumsuzluklara ve sancılara hazır olmak, çıkacak aksaklıkları hızla giderecek mekanizmalara sahip olmak gerekir.
Bilgisayarda copy-paste yaparak çok zaman kazanırız, hızlanırız. İki program birbiriyle kompatible (uyumlu) değilse, aynı karakter tanımlamaları geçerli değilse, copy yaptığınızı paste yapamazsınız. Söz gelimi, Almanca çalışan ve Türkçe karakterleri (alfabeyi) tanımayan bir programa Türkçe bir metinden bir yazı kopyalayıp yapıştırmaya kalktığınızda, Almancada olmayan harfler yüzünden tanınmaz ve işinize yaramaz bir sonuç elde edersiniz. Ya da önce kullanacağınız programda dil ve yazı karakterlerini baştan tanıtmanız gerekir.
Sosyal ve örgütsel uygulamalarda, sahadaki uygulamalardan çok hızlı geribildirim almak, inisiyatif kullanıp çözüm getirmek ve sistemi kendi bünyenize oturtacak esnemeleri sağlayacak belli bir felsefeye sahip ve kararlı yöneticiler gerekir. Yani yeni tarzın şirket kültürü içine yerleşmesi, ya da şirket kültürünün zaman içinde değişmesini de yönetmeye hazır olmak gerekir.
Son dönemlerde hızla Avrupa Birliği standartlarını ülkemize uyarlamaya çalışırken bunların da göz önünde tutulması gerekir diye düşündüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder